2051 Âişe (r.anha) yeğeni Urve’ye şöyle haber vermiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece, gecenin ortasında çıktı da mescidde namaz kıldı. Bir takım insanlar da O’nun namazına uyup beraberinde namaz kıldılar. Sabah olunca insanlar geceleyin Peygamber’in mescidde namaz kıldırdığını konuştular. Bu haber yayılınca ertesi gece, birinci gecekilerden daha çok insan toplandı ve Peygamber’in beraberinde namaz kıldılar. Sabah olunca insanlar bunu yine aralarında konuşup yaydılar. Üçüncü gecede mescid halkı iyice çok oldu. Rasûlüllah yine çıkıp namaz kıldı; insanlar da O’nun namazına uyup namaz kıldılar. Dördüncü gece olunca mescid, toplanan insanları almaktan âciz oldu.
(Rasûlüllah o gece namaza çıkmadı.) Nihayet sabah namazım kıldırmak için çıktı. Sabah namazını kıldırınca yüzünü cemâate karşı yöneltti ve hutbe başlangıcı olarak şehâdet kelimelerini söyledi, sonra “Amma ba’du” hitâb faslı ile başladığı hutbesinde bu gece namazına çıkmamasının gerekçesini şöyle açıkladı: “Şu muhakkak ki, sizin mescidde toplanmanız bana gizli olmamıştır. Şu kadar ki gece namazı üzerinize farz kılınır da sonra onun edasından âciz kalırsınız diye korktum” buyurdu.
Ez-Zuhrî: Nihayet Rasûlüllah vefat etti. Ramazân namazı işi, evlerde kılınmak üzere devam edip durdu, dedi.