2049- Ve yine Mâlik, İbn Şihâb’dan; o da Urve ibnu’z-Zubeyr’den; O da Abdurrahmân ibn Abdin el-Kaarî (80)’den rivayet etti. Bu Abdurrahman şöyle demiştir: Bir ramazân gecesi Omer ibnu’l-Hattâb (radıyallahü anh)’ın beraberinde mescide çıktım. Bir de baktık ki, insanlar yalnız ve dağınık topluluklar hâlinde terâvîh namazı kılmaktalar. Kimisi kendi başına yalnızca namaz kılıyor, kimisi de namaz kılıyor ve bunun namazına bir kısım insanlar uyup namaz kılıyordu.
Omer: Ben zannediyorum ki, bu dağınık olarak namaz kılan insanları bir tek okuyucu imâmın arkasında toplarsam daha faziletli olacak, dedi. Sonra buna kat’î olarak karar verdi. Ve akabinde (ertesi günü, hicretin14. senesi içinde) o insanları Ubeyy ibn Ka’b’ın (terâvîh imamlığı) arkasında topladı (Böylece terâvîh namazı cemâatle kılınmağa başlandı). Sonra diğer bir gece yine Omer’in beraberinde mescide çıktım. İnsanlar okuyucu imamlarının namazına uyup namaz kılıyorlardı. Omer bu manzarayı görünce: “Ni’me’l-bid’atu hâzihi (Şu terâvâhin böyle cemâatle kılınması ne güzel âdet oldu)” diye sevincini belirtti ve: “Fakat bu namazlarını gecenin sonuna bırakıp da bu namazdan sonra uyuyanlar, şimdi namaz kılanlardan daha faziletlidirler” sözünü de ilâve etti. Omer, terâvîhi gecenin sonunda kılmayı kasdediyor. İnsanlar ise terâvîhi gecenin evvelinde kılmakta idiler.