1960- Hadîsi bize Ebû’l Yemân tahdîs edip şöyle dedi: Bize Şuayb ibnu Ebî Hamza, ez-Zuhrî’den haber verdi. O şöyle demiştir: Bana Ebû Bekr ibnu Abdirrahmân ibn Haris haber verdi ki, bâbası Abdurrahmân, Mervân ibnu’l-Hakem’e (vefatı: 65 H. Ramazânı) şunu haber vermiştir; Âişe ve Ümmü Seleme bu Abdurrahmân’a, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ehliyle cinsî münâsebetten dolayı cünüb olduğu hâlde fecr ona erişirdi. Fecrden sonra Rasûlüllah yıkanır ve orucu tutardı, diye haber verdiler.
Bu haber üzerine vâlî Mervân, Abdurrahmân ibnu’l-Hâris’e hitaben: Allah’a yemîn ediyorum ki, sen bu haberi makaale ile Ebû Hureyre’yi muhakkak zorluğa düşürüyorsun, dedi. Ve Mervân, o günlerde (Muâviye ibn Ebî Sufyân tarafından) Medîne üzerinde hâkim bulunuyordu. Ebû Bekr dedi ki: Abdurrahmân, Mervân’ın bu sözünden hoşlanmadı. Bundan bir müddet sonra Zu’l-Huleyfe’de bizim Ebû Hureyre ile birleşmemiz mukadder oldu. Ebû Hureyre’nin orada bir arazîsi vardı. İşte bu buluşmada Abdurrahmân, Ebû Hureyre’ye: Ben sana bir iş söyleyeceğim. Eğer Mervân o iş hususunda bana yemîn etmiş olmayaydı, ben o işi sana zikretmezdim, dedi. Ve akabinde ona Âişe ile Ümmü Seleme’nin yukarıda geçen sözlerini zikretti. (Ebû Hureyre’nin yüzü renklendi ve:) Görüşüm böyledir (yani cünüb olarak sabaha giren oruç tutmaz). Bana el-Fadl ibnu Abbâs tahdîs etti, o daha iyi bilendir, dedi.
Ve Hemmâm ibn Münebbih ile Abdullah ibn Omer’in oğlu, Ebû Hureyre’den olmak üzere, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle kişiye iftâr ile emrederdi, diye söylemişlerdir. (Buhârî dedi ki): Birincisi, yani Âişe ve Ümmü Seleme hadîsi ittisal bakımından daha sağlamdır.