Ve İbn Abbâs radıyallahü anhüma: İhrâmlı kimse hamama girer, demiştir.
İbn Omer ile Âişe de; yıkanırken ihrâmlının bedenini ovalamakta be’s görmediler.
1871 Bize Mâlik, Zeyd ibn Eşlem’den; o da Abdullah ibn Huneyn’in oğlu İbrahim’den haber verdi ki, Bâbası Abdullah ibnu Huneyn şöyle demiştir: Abdullah İbnu’l-Abbâs ile el-Mısver ibnu Mahrame, Mekke yakınındaki Ebvâ mevkiinde ihrâmlının başını yıkaması hususunda ihtilâf ettiler: İbn Abbâs: İhrâmlı kişi başını yıkayabilir, dedi. el-Mısver ise: İhrâmlı yıkamaz, dedi. (Râvî Abdullah ibnu Huneyn dedi ki:) Bu ihtilâf üzerine Abdullah ibnu’l-Abbâs beni Ebû Eyyûb el-Ensâri’ye gönderdi. Ben Ebû Eyyûb’u bir kuyunun iki direği arasında bir bezle kendini perdelemiş olarak yıkanırken buldum. Kendisine selâm verdim. Bu kimdir? diye sordu. Ben Abdullah ibnu Huneyn’im. Beni Abdullah ibnu’l-Abbâs sana yolladı; senden: Rasûlüllah ihrâmlı iken başını nasıl yıkar idi? diye soruyorum, dedim. Ebû Eyyûb elini kendini perdeleyen bez üzerine koydu ve bezi (başı hizasından göğsüne kadar) indirdi. Ve böylece başı bana açılıp göründü. Bundan sonra kendi üzerine su dökecek olan adama: Su dök! diye emretti. O adam da Ebû Eyyûb’un başı üzerine su döktü. Ebû Eyyûb iki elini ileri geri götürerek başını oğuşturdu. Ve: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı, başını böylece yıkarken gördüm, dedi.