Ve İbn Abbâs radıyallahü anhüma, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Harem’in dikeni kesilmez” buyurduğunu söylemiştir.
1863 Ebû Şurayh Huzâî, Amr ibn Saîd ibni’l-Âs’a, Mekke’ye; Abdullah ibnu’z-Zubeyr’e karşı ordular sevkettiği sırada şöyle demiştir: Ey Emîr, Mekke’nin fethinin ertesi günü Rasûlüllah’ın ayağa kalkıp söylediği bir sözü (yânı hutbeyi) sana haber vermeme bana izin ver. O hutbeyi şu iki kulağım işitti, kalbim belledi, söyleyeni de söylemekte bulunduğu anda gözlerim gördü. Rasûlüllah Allah’a hamd ve sena ettikten sonra, şöyle buyurdu: “Muhakkak ki, Mekke şehrini (tâ öteden beri) haram eden Allah-ü Teâlâ’dır. Onu haram kılan insanlar değildir. Bundan dolayı Allah’a ve âhiret gününe îmân eden kimse için Mekke’de kan dökmesi ve Mekke’deki herhangi bir ağacı kesmesi halâl olmaz. Şayet herhangi bir kimse Rasûlüllah burada harb etti diye ruhsat tarafına yollanacak olursa, ona: Allah yalnız Rasûlü’ne izin vermiştir, size izin vermemiştir, deyiniz- Bana da yalnız bir günün bir saati içinde izin verdi. Ondan sonra bu günkü harâmlığı dünkü harâmlığı derecesine dönmüştür. Bu dediklerimi burada hâzır bulunanlar, gâib olanlara (yânı burada bulunmayanlara ve müstakbel nesillere) tebliğ etsin”.
Bu sözlerinden sonra Ebû Şurayh’a: Amr ne dedi? diye soruldu. Amr cevaben: “Yâ Ebâ Şurayh! Ben bunları senden daha çok bilirim. Mekke Haremi hiçbir âsîyi, zimmetinde kan olan bir kaçağı, kaçan hiçbir hayırsızı kurtaramaz” dedi.
Buhârî “Hurbe” “Beliyye” demektir, dedi.