1811 Bize Hişâm, Bâbası Urve’den tahdîs etti ki, Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Bizler Rasûlüllah’ın beraberinde zu’l-ka’deyi tamamlayıcılar, zu’l-hicce hilâlini karşılayıcılar olarak, yânı zu’l-hicceye doğru Medine’den yola çıktık. Nihayet Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere: “Sizlerden her kim hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etmek isterse, öylece ihrama girsin ve telbiye etsin. Umre niyetiyle ihrama girip telbiye etmek isteyen de, umre niyetiyle ihrama girip telbiye etsin. Ben de eğer kurbanlık sevk etmemiş bulunaydım, muhakkak umre ile ihrama girer, telbiye ederdim” buyurdu.
Âişe dedi ki: Bizden kimimiz umre niyetiyle ihrama girip telbiye etti. Kimimiz de hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etti. Ben de umre niyetiyle ihrama girip telbiye edenlerden idim. Ben hayız olduğum hâlde arefe günü bana yaklaştı. Ben hâlimi Peygamber’e şikâyet ettim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Umrenden vazgeç! Yıkanmak üzere başının saçlarını çöz, taran ve hacc niyetiyle ihram ve telbiye et!” buyurdu. (Hacc fiillerini bitirip de) Muhassab gecesi olduğu zaman beraberimde kardeşim Abdurrahmân’ı Ten’îm mevkiine yolladı. Ben de (evvelce başlamış olduğum o) umremin yerine, oradan bir umre niyetiyle ihrama girip telbiye ettim.