1768 Muhammed ibn Sîrîn şöyle demiştir: Bana Ebû Bekre’nin oğlu Abdurrahmân, Bâbası Ebû Bekre’den haber verdi. Ve bir de benim nefsimde bu Abdurrahmân’dan daha faziletli olan bir kimse, Humeyd ibnu Abdirrahmân bana yine Ebû Bekre’den haber verdi. Ebû Bekre (Nufey’ ibnu’l-Hâris ibn Kelede -R-)’şöyle demiştir:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) nahr günü bizlere hitâb edip:
— “Bu gün hangi gündür, biliyor musunuz?” buyurdu. Biz:
— Allah ve Rasûlü en iyi bilendir, dedik.
O, sükût etti. O derecede ki, biz Peygamber onu başka bir isimle isimlendirecek sandık. Rasûlullah:
— “Nahır günü (yâni kurbân kesme günü) değil mi?” buyurdu. Bizler:
— Evet, kurbân kesme günüdür, dedik.
Sonra:
— “Bu ay hangi aydır?” diye sordu. Biz:
— Allah ve Rasûlü en bilendir, dedik.
O yine sükût etti. O derecede ki biz ona isminden başka bir isim takacak sandık. Rasûlullah:
— “Zu’l-hicce ayı değil mi?” buyurdu.
Biz:
— Evet, zu’l-hicce ayıdır, dedik.
— “Bu hangi beldedir?” diye sordu.
Biz yine:
— Allah ve Rasûlü en bilendir, dedik.
Rasûlullah sustu; o derecede ki, biz ona isminden başka bir isim verecek sandık.
— “Haram olan Belde değil mi?” buyurdu.
Biz:
— Evet, Haram Belde’dir, dedik. Bunun üzerine:
— “Muhakkak ki kanlarınız, mallarınız bu beldeniz içinde, bu ayınızda, bu gününüzün harâmlığı gibi biribirinize, Rabb’inize kavuşacağınız güne kadar haramdır. Dikkat edin! Bunları size tebliğ ettim mi?” dedi.
Sahâbîler:
— Evet, tebliğ ettin, dediler. Rasûlullah:
— “Yâ Allah! Şâhid ol!” dedi. Sonra: “Burada hâzır bulunanlar, hâzır bulunmayanlara tebliğ etsin. Bâzan kendisine tebliğ edilmiş olan kimse, burada bulunup işiten kimseden daha iyi anlayıp belleyici olur. Benden sonra biribirinizin boyunlarına vuracak kâfirlere dönmeyiniz!” buyurdu .