1709 Abdurrahmân ibn Yezîd şöyle demiştir: Arafat’tan Abdullah ibn Mes’ûd’un beraberinde Mekke’ye doğru yola çıktık. Sonra Müzdelife’ye geldik. Abdullah akşamla yatsı namâzlarından herbirini başlı başına birer ezan ve ikaametle kıldı. Ve bu iki namaz arasını akşam yemeği ile ayırdı. Bundan sonra îbn Mes’ûd şafak söktüğü sırada sabah namazını (çok erken) kıldı. Hattâ kimi insan fecr tulü’ etti, kimi insan da fecr tulü’ etmedi diyordu. Sonra Abdullah şöyle dedi:
Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
— “Akşam ile yatsıdan ibaret olan bu iki namaz, şu Müzdelife mevkiinde (alışılmış) vakitlerinden tahvil edilmiştir. İnsanlar, yatsı vaktine girmedikçe Müzdelife’ye gelmeye çalışmasınlar. Sabah namazını da -fecrin doğuşuna işaret ederek- şu saatte kılsınlar”.
Bundan sonra îbn Mes’ûd tan yeri ağanncaya kadar Müzdelife’de vakfe yaptı. Sonra:
— Mü’minlerin Emîri (Usmân) bu saatte Müzdelife’den hareket etse, Peygamber’in sünnetine isabet etmiş (yani ona uygun hareket etmiş) olur, dedi.
Râvî Abdurrahmân ibn Yezîd:
— îbn Mes’ûd bu sözü mü evveî söyledi, yâhud Usmân’ın Müzdelife’den Minâ’ya hareketi mi evvel vâki’ oldu bilmiyorum. îbn Mes’ûd, Kurbân Bayramının ilk günü Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiyeye devam etti, demiştir .