1593 Bize Ebû Şihâb Mûsâ ibn Nâfi’ tahdîs edip şöyle dedi:
Bir defasında Mekke’ye mutemetti’ hacısı olarak umre niyetiyle geldim. Terviyeden üç gün evvel Mekke’ye girdik. Mekke ahâlîsinden bâzı insanlar bana:
— Şimdi senin haccın Mekkeliler’in (az meşakkatli ve az sevâb-ı) haccına dönmektedir, dediler.
Ben de hemen Atâ ibn Ebî Rebâh’ın yanına gittim ve kendisinden fetva istiyordum. Atâ şöyle dedi:
— Bana Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etti: Kendisi, Peyamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke’ye kurbanlık develer gönderdiği hacc günü, Peygamber ile beraber hacc etmiştir. Sahâbîler o günü mufred hacc niyetiyle ihrama girip telbiye etmişlerdi. Peygamber onlara:
— “Haccınızı umreye çeviriniz: Beyt’i tavaf, Safa ileMerve arasını sa’y etmek ve saçlarınızı kısaltmak suretiyle ihramlarınızdan çıkınız. Sonra ihrâmsız olarak Mekke’de ikaamet ediniz. Tâ terviye (yani Zu’l-hicce’nin sekizinci) günü olduğu zaman hacc niyetiyle ihrama girip, telbiye ediniz. Ve evvelki ihrâmlanmış olduğunuz mufred haccınızı (böylece) temettü’ haccı yapınız” buyurdu.
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! Biz ilk ihrama girişimizde hacc diye isimlendirdiğimiz hâlde, o haccımızı nasıl mut’a’ (yani umre) yaparız? dediler.
Peygamber:
— “Siz benim emrettiğim şeyi yapınız! Eğer ben de kurbân sevk etmemiş olaydım, muhakkak size emrettiğim gibi yapardım. Lâkin şimdi kurbânım varacağı yere ulaşıncaya (yani Minâ’da kesilinceye) kadar, ihrâmlıya haram olan şeylerden hiçbirisi bana halâl olmaz” buyurdu.
Bunun üzerine sahâbîler de Peygamber’in emrettiği gibi yaptılar .