Omer ibn Abdilazîz, balda bir şey (yani zekât vergisi) görmedi.
1507 Bana Yûnus ibn Yezîd, ez-Zuhrî’den;o da Abdullah’ın oğlu Sâlim’den; o da Bâbası Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) ‘den haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Semânın ve pınarların suladığı, yahut sulanmaksızın kendi ince damariarıyle su emip yetişmiş olan yer mahsûllerinde uşr, yani onda bir zekât vergisi; kuyulardan, kova ve dolapla sulananlarda ise yirmide bir zekât vergisi vardır”.
Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Bu hadîs, evvelki Ebû Saîd hadîsinin tefsiridir. Çünkü Ebû Saîd hadîsinde onda bir yahut yirmide bir diye bir hudûdlama yapılmamıştı. -Râvî der ki: Buhârî bu hadîs sözüyle, İbn Omer’in “Semânın suladığı mahsûllerde onda bir… zekât vardır” hadîsini kasdediyor.- Peygamber bu İbn Omer hadîsinde (onda bir yahut yirmide bir vâcib olanı) beyân edip mıkdârı ta’yin eylemiştir. Sıka’dan gelen ziyâde ise kabul edilmiştir. Müfesser (yani hâss) olan, mübhem (yani âmm) olan üzerinde hükmeder, yani onu tahsîs eyler. Ziyâde, güvenilir râvîler rivayet ettiği zaman makbuldür. Nitekim el-Fadl ibnu Abbâs: Peygamber fetih günü Ka’be’de namaz kılmadı, diye rivayet etti. Bilâl ise: Peygamber o gün Ka’be’de namaz kılmıştır, dedi. Netîce’de Bilâl’in sözü alındı da Fadl’ın hadîsi bırakıldı.