İbn Abbâs’tan “Kişi kendi malının zekâtından köle âzâd eder ve farz haccı yapması için fakire atıyye verir” dediği zikrolunur.
Hasen Basrî: Kişi zekâttan Bâbasını satın alırsa caiz olur. Mücâhidlere ve hacc yapmayana atıyye verir, dedi. Sonra “Sadakalar Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, miskinlere, sadaka üzerine me’mûr olanlara, kalbleri alıştırılmak istenenlere, kölelere-esîrlere, borçlulara, Allah yolunda ve yolculara mahsûstur.. ” (et-Tevbe: 60) âyetini okudu. Bu sekiz harcama yerinden hangisine verirsen, zekâtını ödemiş olursun.
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Şübhesiz Hâlid, zırhlarını Allah yolunda vakfetmiştir” buyurdu ).
Ebû Lâs’ın: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizleri hacc için zekât develeri üzerine yükledi, dediği zikrolunur.
1491 Bize Ebu’z-Zinâd, el-A’rec’den; o da Ebû Hureyre’den tahdîs etti. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sadaka (yani zekât) ile emr ettiğinde kendisine: İbnu Cemîl, Hâlid ibnu’l-Velîd ve Abbâs ibnu Abdilmuttalib zekâtı men’ edip vermediler, denildi. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu: “İbnu Cemîl zekât vermekten nasıl çekinebilirdi ki, o fakir iken Allah ve Rasûlü onu zengin etmiştir. Hâlid’e gelince, siz Hâlid’den (zekât istemekle) ona zulm ediyorsunuz. Hâlid zırhlarını vakfetmiş ve harb âlet ve gereçlerini Allah yolunda (cihâd için) hazırlamıştır. Abbâs-ibnu Abdilmuttalib’e gelince, o, Allah Elçisi’nin amucasıdır. Zekât ona vâcibdir. Abbâs’ın zekâtı (zamanından evvel) bir misli ile beraber (verilmiş)dir”.
Bu hadîsi Abdurrahmân ibnu Ebi’z-Zinâd, Bâbası Ebu’z-Zinâd’dan rivayet etmekte Şuayb’e mutâbaat etmiştir.
Megâzî İmâmı Muhammed ibn İshâk, Ebu’z-Zinâd’dan yaptıği rivayetinde, sadaka lâfzı zikredilmeksizin “Zekât Abbâs’ın borcudur. Bununla beraber bir misli daha (geçmiş senenin borcu) vardır” şeklinde söylemiştir.
İbn Cureyc de: Bana el-A’rec’den bunun benzeri (yânı sadaka lâfzı olmaksızın ibn İshâk’ın rivayeti gibi) tahdîs edildi, demiştir.