1476 Enes (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etmiştir; Ebû Bekr (radıyallahü anh), Enes ibn Mâlik’e, Allah’ın kendi Rasûlü’ne emretmiş olduğu zekât farizası mikdârlarıni şöyle yazdı:
“Kim ki yanında bulunan develerinin sayısı bir cezea zekât nisâbına ulaşır, develeri arasında cezea bulunmaz da hıkka bulunursa, (zekât âmili tarafından) o kimseden hıkka kabul edilir. Mal sahibi bu hıkka ile birlikte (noksanı telâfi için zekât me’mûruna) iki koyun vermek mal sahibi için kolay olursa ya iki koyun verir yahut da yirmi dirhem gümüş verir. Bir kimsenin mâlik olduğu develeri bir hıkka zekât nisâbına ulaşır, develeri arasında hıkka bulunmaz da cezea bulunursa, (zekât me’mûru tarafından) o kimseden cezea kabul edilir ve zekât me’mûru bu cezea île birlikte mal sahibine yirmi dirhem gümüş, yahut iki koyun verir. Her kimin mâlik olduğu develerin zekâtı bir hıkka zekât nisâbına ulaşır, yanında da yalnız bintu lebûn bulunursa, (zekât âmili tarafından) o kimseden bintu lebûn kabul edilir. Ve mal sahibi yâ iki koyun yahut yirmi dirhem verir. Yine her kimin develerinin zekâtı bir bintu lebûn zekât nisâbına ulaşır, develeri içinde hıkka bulunursa, (zekât me’mûru tarafından) mai sâhibinden bu hıkka kabul edilir. Ve zekât me’mûru mal sahibine ya yirmi dirhem, yahut da iki koyun verir. Yine her kimin develerinin zekâtı bir bintu lebûn zekât nisâbına ulaşır, develeri arasında bintu lebûn bulunmaz da bintu mehâd bulunursa, o kimseden zekât olarak bintu mehâd kabul edilir. Ve mal sahibi bintu mehâd’ın beraberinde ya yirmi dirhem, yahut iki koyun verir”.