Ve Tâvûs dedi ki: Muâz ibn Cebel (radıyallahü anh) Yemen ahâlîsine:
Bana zekâtta elbise, hamîs yahut lebîs denilen metâ’ları, arpa ve darı yerine zekât olarak getirin. Bu size daha kolay ve Peygamberin Medine’deki sahâbîleri için de daha hayırlı ve daha yararlıdır, dedi.
Ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hâlid’e gelince, o zırhlarını, silâh ve binek gibi harb araç ve gereçlerini Allah yolunda (kullanmaya hazırlayıp) habs yânı vakfetmiştir” buyurdu “.
Ve yine Peygamber, farz olan zekâtı, farz olmayanından ayırmaksızın: “Ey kadınlar! Siz de velev zînet eşyalarınız cinsinden olsa da, sadaka veriniz” buyurdu. Bu emr üzerine kadın taifesi küpelerini, sihâb denilen altınsız, gümüşsüz gerdanlıklarını atmaya başladılar. Peygamber harcama yeri i’tibâriyle altın ve gümüşe, diğer metâ’lardan ayrı bir hususiyet vermemiştir.
1471 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etmiştir: Ebû Bekr es-Sıddîk (radıyallahü anh), Enes ibn Mâlik’e (zekât âmili ta’yîn ettiğinde), Allah’ın kendi Rasûlü’ne (alınmasını) emrettiği mikdârları açıklayan bir mektûb yazmıştı (ki, şunlar o mektûbdandır): Kimin zekâtı bir yaşını doldurmuş bir dişi deveye ulaşırsa ve mal sahibinin yanında bu sıfatta deve bulunmaz da yanında iki yaşında bir dişi deve bulunursa, mal sahibinden zekât olarak bu hayvan kabul edilir de zekât tahsildarı (yaş farkını telâfi için) mal sahibine ya yirmi dirhem, yahut iki koyun verir. Mal sahibi yanında bir yaşında bir dişi deve bulunmaz da iki yaşında erkek deve bulunursa, bu da o kimseden zekât olarak kabul edilir. Fakat fark olarak birşey verilmez.