Yüce Allah’ın şu âyetleri bu mes’eleye hüccettir: “Herhangi birinize ölüm gelip de: Ey Rabb’im, beni yakın bir müddete kadar geciktirseydin de sadaka verip dursaydım, iyi adamlardan olsaydım, diyeceğinden evvel, size rızk olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda) harcayın” (el-Munâfıkûn: ıo).
“Ey îmân edenler, içinde ne bir alış veriş, ne bir dostluk, ne de şefaat (imkânı) bulunmayan bir gün gelmezden evvel, size verdiğimiz rızıktan (Hakk yolunda) harcayın. Kâfirler zulmedenlerin tâ kendileridir” (el- Bakara: 254)
1440 Bize Ebû Hureyre (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir kimse geldi ve: Yâ Rasûlallah! Ecir ve sevâb yönünden hangi sadaka daha büyüktür? Dedi. Rasûlüllah: “Senin sıhhatli, son derece cimri olduğun, fakirlikten korkar ve zenginliği emel edinir bulunduğun hâlde verdiğin sadakadır. Can boğaza ulaşıp, bu malım fulân içindir, şu malım fulân kimse içindir deyinceye ve bunlarda mirasçıların oluncaya kadar sadakanı geriye bırakma!” buyurdu.