Ve Yüce Allah’ın şu kavli:
“… Ölümün şiddetleri içinde, meleklerin de pençelerini uzatarak kendilerine: ‘Canlarınızı kurtarın… Bu gün hakaaret azâbıyle cezalandırılacaksınız’ dedikleri zaman, sen o zâlimleri bir görmelisin” (el-Enâm: 93). “el-Hûn horluk, zelîllikten ibarettir. “el-Hevn ” ise, rıfk ve kolaylık ma’nâsınadır.
Ve zikri ulu olan Allah’ın şu kavli: “… Biz onları iki kerre azaba uğratacağız. Sonra da daha büyük bir azaba döndürüleceklerdir”
Ve Yüce Allah’ın şu kavli: Fir’avn’ın kavmini ise kötü azâb kuşatıverdi: (Azâbdan biri de) o ateştir ki, onlar sabah akşam ona arzolunacaklar, kıyâmetin kopacağı gün de Fir’avn hanedanını azabın en çetinine sokun (denilecek)” Mü’min: 45-46).
1384 el-Berâu’bnu Âzib (radıyallahü anh)’den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Mü ‘mine gelinip de mü’min kabri içinde oturtulduğu zaman, (suâllerden) sonra mü’min: Eşhedu en lâ ilahe illellah ve eşhedu enne Muhammeden Rasûlüllah (= Şehâdet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir tanrı yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed muhakkak Allah’ın Rasûlü’dür) diye şehâdet eder. İşte bu şehâdet, Allah’ın şu kavlidir: Allah îmân edenlere dünyâ hayâtında da, âhirette de o sabit sözde dâima sebat ihsan eder (Allah zâlimleri şaşırtır; Allah ne dilerse yapar)” (İbrâhîm:27).
Bize Şu’be bu geçen hadîsi tahdîs etti ve bunda şu ziyâde oldu: “Allah îmân edenleri o sabit sözde dâima sabit kılar.., ” (İbrâhîm: 27) âyeti, kabir azâbı hakkında indi.