1389 Bize Saîd ibn Ebî Arûbe, Katâde’den; o da Enes’ten tahdîs etti. Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) onlara şöyle tahdîs etmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Kul, kabri içine konulduğu ve arkadaşları ile cemâati geriye dönüp gittikleri zaman -ki ölü bunların yürürken ayakkabılarının çıkardıkları seslerini bile muhakkak işitir- ona iki melek gelir. Bunlar ölüyü oturturlar ve ona:
— Şu Muhammed adlı kimse hakkında ne der idin? diye sorarlar.
Bu soruya muhâtab olan mü’min kul:
— O’nun Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğuna şehâdet ederim, der. Bunun üzerine melekler tarafından:
— Cehennemdeki oturacak yerine bak. Allah bu azâb yerini senin için cennetten bir oturacak makaama tebdil etti, denilir de o mü’min kul, cehennem ve cennetteki o iki makaamını beraberce görür”.
Katâde: “O mü’mine, kabri içinde bir genişlik verileceği bize zikrolundu” dedi ve sonra yine Enes hadîsine döndü. Rasûlüllah şöyle buyurdu:
“Münafık ve kâfir olan kula gelince, ona da:
— Şu kimse hakkında ne der idin? diye sorulur. O da:
— Ben O ‘nun hakkında birşey bilmiyorum. Ben sâdece insanların O’nun hakkında söyleyegeldikleri sözü söylerdim, diye cevâb verir.
Bunun üzerine ona:
— Anlamadın ve uymadın (yahut: Sen hem anlamadın, hem de Kur’ân’ı tilâvet etmedin; yahut da: Anlamaz ve uymaz olaydın) denir ve ona demirden tokmaklarla öyle bir vuruş vurulur ki, derhâl şiddetli bir sayha ile bağırır. Bu bağırışı insan ve cinnlerden ibaret olan iki ağırlıktan başka bu ölüye yakın olan her şey işitir”.