Bu azâblanmaya sebeb olan ağlama, sağlığında ölülere feryâdla ağlama, ölünün kendi âdeti ve hayât yolundan olduğu zamandır.
Çünkü Yüce Allah: “Ey îmân edenler, kendilerinizi ve aile ferdlerinizi ateşten koruyun.., ” buyurmuştur (Tahrim: 6). Peygamber de:
“Her biriniz birer çobandır ve güttüklerinden sorumludur” buyurmuştur.
Ölü üzerine yapılan ağlama, ölünün hayâtta iken yapageldiği sünnetinden meydana gelmiş değilse, işte bu nevi’ ağlama Aişe’nin dediği gibidir: “Günahkâr hiçbir nefs diğerinin (günâh) yükünü taşımaz” (el-En’âm: 164; el-İsrâ: 15; Fâtır: 18; ez-Zumer: 7; en-Necm: 38).
Bu da Yüce Allah’ın şu kavli gibidir:
“Günâh işleyen hiçbir nefs, başkasının günâhını çekmez. Eğer yükü ağır bir kişi (diğer birini) onu taşımaya çağırırsa, bu, hısmı da olsa, kendisine ondan hiçbirşey yükletilmez… ” (Fâtır, 18) Ruhsat verilen ağlama ise, feryâdsız olan ağlama nev’idir.
Ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Herhangi bir nefs zulm ile öldürülecek olursa, muhakkak onun kan günâhından bir pay, birinci âdemoğlu üzerinde sabit olur”. Bu da şundandır: Çünkü o birinci âdemoğlu öldürmeyi âdet edenlerin birincisidir”.
1296 Usâme ibn Zeyd (radıyallahü anh) tahdîs edip şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızı (Zeyneb) Peygamber’e:
— Oğlum öldü, bana geliniz, diye haber gönderdi. Peygamber de kızına selâm söyleyerek:
— “Allah’ın aldığı ve verdiği her şey Allah’a âiddir ve her şey Allah katında belirlenmiş bir müddet, bir ömür iledir. Binâenaleyh ey kızım, sen sabr et ve bu sabrın Allah yanında sevabı olduğunu hatırla” diye cevâb yolladı.
Bu defa Zeyneb, Peygamber’e yemîn vererek:
— Muhakkak geliniz, diye haber gönderdi.
Bu haber üzerine Peygamber kalktı. Maiyyetinde Sa’d ibn Ubâ-de, Muâz ibn Cebel, Ubeyy ibn Ka’b, Zeyd ibn Sabit ve bir takım insanlar olduğu hâlde Zeyneb’in evine geldi. Çocuk Rasûlüllah’ın kucağına verildi. Çocuğun canı gidip gelmekte ve hareket hâlinde idi. Râvînin: Vücûdu sanki (zaîflikten) eski su kırbası gibi idi, dediğini sanıyorum demiştir. Rasûlüllah’ın iki gözü yaş döktü. Sa’d ibn Ubâde:
— Yâ Rasûlallah, bu yaş, bu ağlayış nedir? dedi. Rasûlüllah:
— “Bu gözyaşı, bir rahmettir ki, Allah onu kullarının gönülleri içine koymuştur. Allah ancak kullarından merhametli olanlara merhamet ihsan eder” buyurdu.