Bu konudaki hadîsi Kureyb, Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den söylemiştir.
1245 Sehl ibn Sa’d es-Sâidî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir defasında Rasûlüllah’a Amr ibn Avf oğulları arasında bir kavga meydana geldiği haberi ulaşmıştı. Rasûlüllah hemen beraberindeki bir takım insanlar içinde olarak, onların arasında barış yapmak üzere yola çıktı. Bu esnada namaz vakti de olmuştu. Bilâl, Ebû Bekr’e geldi de: Yâ Ebâ Bekr! Şübhesiz Rasûlüllah gittiği yerde alıkonulmuştur. Namaz vakti de olmuştur. Sen insanlara imamlık yapar mısın? dedi. Ebû Bekr: Peki, istersen kılalım, dedi. Akabinde Bilâl namaz için ikaamet etti. Ebû Bekr de öne geçip tekbîr alarak insanlara namaz kıldırmaya başladı. İnsanlar henüz namazda iken Rasûlüllah safflar içinde yürüyerek geldi, nihayet saffta dikeldi. İnsanlar el çırpmaya başladılar. Ebû Bekr, namazını kılarken başını çevirip bakmazdı. Arkasındaki cemâat el çırpmayı çoğaltınca, başını çevirip baktı ki, Rasûlüllah kendisine işaret etmekte ve namazı kıldırmasını emir buyurmaktadır. Ebû Bekr hemen iki elini kaldırıp Allah’a hamd etti, sonra geri geri giderek Rasûlüllah’ın arkasına çekildi, saffın içinde durdu. Rasûlüllah da öne geçip insanlara namazı kıldırdı.
Rasûlüllah namazdan çıkınca yüzünü insanlara yöneltti de şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Size ne oluyordu ki, namaz içinde iken size bir şey arız olduğu zaman el çırpmaya başladınız? El çırpmak ancak kadınlara mahsûstur. Sizden her kime namazı içinde iken herhangi bir şey arız olursa Subhânallah desin. Şu muhakkak ki, o Subhânallah dediği zaman, onu işiten kimse muhakkak yüzünü çevirip bakacaktır.
Yâ Ebâ Bekr, sana işaret ettiğim zaman, insanlara namaz kıldırmaktan seni men’ eden nedir?” diye sordu. Ebû Bekr de: Ebû Kuhâfe oğlu için, Rasûlüllah’ın önünde durup namaz kıldırması lâyık olmaz, dedi.