Bu, nafilede iki rek’atta selâm verilecek hadîsi, Ammâr ibn Yâsir, Ebû Zerr, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) ile Câbir ibn Zeyd, İkrime ve Zuhrî den de zikrediliyor.
Yahya ibn Saîd el-Ensârî (143) de: “Memleketimizin eriştiğimiz fakîhleri, gündüz nafilesinde muhakkak iki rek’atta bir selâm veriyorlardı” demiştir.
1171 Câbir (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere Kur’ân’dan sûre öğretir gibi, işlerin hepsinde îstihâre’yi öğretirdi, “Her biriniz bir işe kasdettiği zaman, farz olmayarak iki rek’at namaz kılsın, sonra şu duayı söylesin;
Allâhumme innî estehîruke bi-ilmike ve estakdiruke bi-kudretike ve es ‘eluke min fadlike’l-azîm. Feinneke takdiru velâ akdiru ve ta’lemu velâ a’lemu ve ente allâmu’l-ğuyüb.
Allâhumme in kunte ta’lemu enne hâzel-emre hayrun lîfîdînî ve meâşî ve akıbeti emri -yahut da şöyle buyurdu: Âcili emrî ve ecilihi-fakdurhu lî ve yesserhu lî Summe bârik lî fîhî.
Ve in kunte ta’lemu enne hâzel-emre şerrun lî fî dînî ve meâşî ve akıbeti emrî -yahut şöyle buyurdu: Fî âcili emrî ve ecilihî- fasrifhu annî vasrifnî anhu, vakdur liye’l-hayra haysu kâne summe ardınî bihî desin” buyurdu.
Câbir: İstihare eden kimse duanın “bu iş” lâfzı yerinde, kendi hacetini adiyle anar, demiştir. Duanın tercemesi şöyledir:
– “Yâ Allah, bildiğin için Sen’den hayırlısını dilerim. Gücün yetiştiği için Sen’den beni kudretlendirmeni dilerim. Hayırlı olanın beyân ve takdirini Sen’in o büyük fadlından isterim. Çünkü Sen’in (her şeye) gücün yeter; benim ise gücüm yetmez. Sen (her şeyi) bilirsin; ben ise bilmem. Ve Sen bütün gaybları pek yakından bilensin! Yâ Allah, şu işin dînim, hayâtım ve âhiretim -yahut şöyle der: dünyâ ve âhiret işim hususunda bana hayırlı olduğunu bilmekte isen (yânı; Sen’in ilminde böyle olduğu kararlaşmış ise) bunu bana mukadder kıl ve bunu bana kolaylaştır. Sonra müyesser kıldığın bu işte bana bereketler ihsan eyle!
Ve şu işin dînim, yaşayışım ve âhiretim -yahut şöyle der: dünyâ ve âhiret işim hususunda benim için bir şerr olduğunu bilmekte isen, bu işi benden; beni de o işten çevir. Ve hayr her nerede ise, onu benim için makdûr (ve müyesser) kıl. Sonra da beni bu hayrdan râzî kıl”