İbn Abbâs, (“Rızkakum ” yerine) “Şükrakum demiştir.
1046 Zeyd ibn Hâlid el-Cuhenî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hudeybiye’de geceleyin yağan yağmurdan sonra, bize sabah namazını kıldırdı. Namazdan çıkınca yüzünü cemâate döndürdü de: “Bilir misiniz Rabb’ınız ne buyurdu?” diye sordu. Allah ve Rasûlü en bilendir, dediler. Dedi ki: “Kullarımdan kimi bana mü’min, kimi kâfir (olarak) sabaha ulaştı. Her kim Allah ‘ın fadlı ve rahmeti ile üzerimize yağmur yağdı dedi ise, işte o bana îmân etmiş; yıldıza îmân etmemiştir. Her kim de fulân ve fulân yıldızın nev’i (yani batıp doğması) ile üzerimize yağmur yağdı dedi ise, işte o da bana îmân etmemiş; yıldıza îmân etmiştir” buyurdu.