Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: “Bu gün, biz müslümânların bayramıdır’ kavlinden dolayı, namazgâha gelmemiş olan kadınlar da, namaz kılınırken evlerinde kalmış şehirliler de, köylüler de böyle iki rek’at namaz kılarlar.
Enes ibn Mâlik de zaviye denmekle tanınan Basra’daki namazgâha iki fersah uzaklıktaki ikaametgâhında bulunup da, Basra’daki namazgâha gelemediği bir günde, himayesindeki Ebû Utbe’ye bütün işçilerini, ehlini, evlâdını bir yere toplamayı emredip, onlara şehir ahâlîsinin namazı gibi, tekbîrleriyle beraber bir bayram namazı kıldırmıştır.
İkrime de: Sevâd ehli yânı köylüler bayramda bir araya toplanıp, şehirdeki imâmın yapmakta olduğu gibi iki rek’at bayram namazı kılarlar, demiştir.
Atâ ibn Ebî Rebâh da: Bir kimse bayram namazını kaçırırsa, iki rek’at kılar, demiştir.
995 Bize Leys, UkayI (ibn Hâlid el-EyIî)’den; o da İbn Şihâb’dan; o da Âişe’den şöyle tahdîs etmiştir: Minâ günlerinde benim yanımda iki kız def çalıp tegannî ederlerken içeriye Ebû Bekr girdi. Peygamber de o sırada içeride ihrâmıyle örtünmüş hâldeydi. Ebû Bekr girmesiyle beraber hemen o iki kızı azarladı. Ebû Bekr’in bu azarlaması üzerine Peygamber yüzünü açtı da: “Yâ Ebâ Bekr, o kızlara ilişme, onları serbest bırak. Çünkü bu günler bayram günleridir, bu günler Minâ günleridir” buyurdu.