991 el-Berâ ibn Âzib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbân bayramı günü bayram namazının ardından bize hutbe yaptı da şöyle buyurdu:
“Her kim bizim bu namazımızı kılar ve (ondan sonra) keseceğimiz kurbânı keserse muhakkak kurbân sünnetine uygun iş yapmış olur. Her kim de kurbânını namazdan evvel keserse, o, eti yenmek için kesilmiş bir davar olmuş olur”.
Bunun üzerine Ebû Burde ibn Niyâr ayağa kalkıp şöyle dedi: Yâ Rasûlallah, yemîn olsun ki, ben namaza çıkmadan evvel davarı kesmiş bulundum. Ve bu günün yeme içme günü olduğunu bildim de, artık acele ettim, hem kendim yedim, hem aileme ve komşularıma yedirdim. Rasûlüllah da: “Bu, eti yenmek için kesilmiş bir davar olmuştur” buyurdu. Ebû Burde: Benim yanımda yaşına girmemiş dişi bir çepiş vardır ki, o bence iki et davarından daha iyidir. (Onu kesecek olsam) benim adıma kurbân yerine yeter mi? dedi. Rasûlüllah: “Evet, lâkin senden sonra hiçbir kimse için yetmeyecektir” buyurdu.