Ve Ümmü Seleme şöyle dedi: Ben insanların gerisinde tavaf ettim; Peygamber et-Tûr Sûresi’ni okuyarak namaz kıldırıyordu.
780 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sahâbîlerinden birkaç kişi ile birlikte Ukaz panayırına doğru yürüyorlardı. O târihte şeytânlar semâdan haber almaktan men’ edilmiş, (haber almaya çıktıkça) üzerlerine şihâblar (ateşli şeyler) atılmış bulunuyordu. (Semâdan kovulan) şeytânlar, kavimleri yanına döndüklerinde kendilerine: Ne oluyorsunuz (Neden hiçbir haber getirmiyorsunuz)? dediler. Onlar da: Semâdan haber almaktan men edildik; üzerimize şihâblar salıverildi, dediler. Bunun üzerine onlara: Sizinle semâ haberi arasına girip, sizin haber almanıza mâni olan şey, muhakkak yeni peyda olmuş bir şeydir. Arzın doğularını ve batılarını dolaşın da, sizinle semâ haberi arasına engel olan şeyi, bakıp öğreniniz, denildi. İşte bunların içinden Tihâme cihetine yollanmış olan takım da Ukaz panayırına gitmek üzere Nahle’de bulunan Peygamber’in bulunduğu yere varmış oldular. O sırada Rasûlüllah orada sahâbîlerine sabah namazını kıldırıyordu. (Namazda okuduğu) Kur’ân’ı işitince, bunlar kulak verdiler. Ve birbirlerine: Semâdan haber almaktan sizi men’ eden yemîn olsun işte budur, dediler. İşte o zaman bu haberciler kendi kavimleri yanına döndüklerinde: “Ey kavmimiz, biz, hayranlık veren bir Kur’ân dinledik ki, o Hakk ‘a ve doğruya götürüyor. Bundan dolayı biz de ona îmân ettik. Rabbımıza asla hiçbir şeyi ortak tutmayacağız,” dediler. Allah da Peygamber’ine: Kul ûhiye iley-le ennehu istemea neferun mine 7-cinn sûresini indirdi. Rasûlüllah’a vahyolunan işte cinnlerin bu sözleridir.