481 Bize İbnu Avn, İbn Sîrîn’den haber verdi. Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize öğlen veya ikindi namazlarından birini kıldırdı. -İbn Sîrîn: Ebû Hureyre bu namazın ismini söyledi, fakat ben unuttum, dedi.- Râvî der ki: Rasûlüllah bize iki rek’at kıldırdıktan sonra selâm verdi. Ondan sonra mescidin içinde yana uzatılmış bir tahta parçasına doğru kalktı ve oraya öfkeli gibi dayandı. Ve sağ elini sol elinin arkası üstüne koyduktan sonra parmaklarını birbirine geçirdi, sağ yanağını sol elinin ayasına yapıştırdı (ve o vaziyette baka durdu). Acele çıkmak isteyenler mescidin kapılarından çıktılar da (kendi kendilerine): Namaz kısaldı, dediler. Cemâatin içinde Ebû Bekr ve Omer de vardı. Bunlar Peygamber’e birşey söylemekten çekindiler. Yine o cemâatin içinde kolları uzun olduğu için Zu’l-Yedeyn dedikleri bir zât vardı. O zât: Yâ Rasûlallah, unuttun mu? Yoksa namaz mı kısaldı? dedi. Rasûlüllah: “Unutmadım da, namaz da kısalmadı” buyurduktan sonra: “Zu’l-Yedeyn’in dediği gibi mi?” diye sordu. Sahâbîler: Evet, dediler. Bunun üzerine hemen ileriye varıp namazdan eksik bıraktığını kıldırdı. Sonra selâm verdi. Sonra tekbîr alıp secdeye vardı. (Her vakitki) sucûdu kadar yahut daha uzun müddet secdede kaldı. Sonra başını kaldırıp tekbîr aldı. Sonra tekbîr alıp (yine) secdeye gitti. Sonra (yine) başını kaldırıp tekbîr aldı. İbn Sîrîn’e: Sonra selâm verdi mi? diye sordular. O da: İmrân ibn Husayn’ın sonra selâm verdi dediği bana haber verildi, diye cevâb verir idi.