“Allah’a eş koşanların kendi küfürlerine bizzat kendileri şâhid iken Allah’ın mescidlerini imâr etmelerine : (ehliyetleri) yoktur. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir ve onlar ateşte ebedî kalıcılardır. Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe îmân eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imâr eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır” (Tevbe: 17-18)
447 İkrime şöyle demiştir: (Birgün) ibn Abbâs bana ve oğlu Alî’ye: Ebû Saîd’e gidin de onun rivayet ettiği hadîslerden de bir mikdârını işitin, dedi. Bunun üzerine biz ikimiz Ebû Saîd’in yanına gittik. Onu, kendisine âid bir bahçeyi timâr ederken bulduk. Hemen ridâsını alıp büründü. Sonra bize tahdîs etmeğe başladı. Nihayet mescidin yapılışının zikri geldi. Burada şöyle dedi: Biz birer kerpiç, birer kerpiç taşıyorduk. Ammâr ise ikişer kerpiç, ikişer kerpiç taşıyordu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu (öyle) görünce üzerindeki toprağı silkerek:
“Vah Ammâr! Vah Ammâr! Kendisini bağîler cemâati öldürecektir. Ammâr onları cennete da’vet eder, onlar ise onu cehenneme çağırırlar” demeğe başladı. Ebû Saîd der ki: Ammâr (bunu işitince): Fitnelerden Allah’a sığınırım, derdi.