429 Bize Abdulvâris, Ebu’t-Teyyâh’dan;oda Enes’ten tahdîs etti. O şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine’ye geldi ve Medine’nin en yüksek tarafına Amr ibn Avf oğulları denilen kimselerin bulunduğu obada konak etti. Peygamber onların içinde on dört gece ikaamet etti. Sonra (dayıları olan) Neccâr oğullarına haber gönderdi. Onlar da kılıçları boyunlarında asılı olarak geldiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), devesi (Kasvâ) üstünde, terkisinde Ebû Bekr ve çevresinde Neccâr oğulları cemâati (olduğu hâlde yola çıkışları) hâlâ gözümün önündedir. Nihayet Peygamber Ebû Eyyûb Hâlid ibn Zeyd’in evinin avlusuna (devesini) çökertti. Peygamber, nerede namaz vakti erişirse oracıkta namaz kılmayı severdi. Davar ağıllarında da namaz kılardı. Mescidin bina olunmasını emretti. Neccâr oğulları’ndan bir topluluğa haber gönderip:
“Ey Neccâr oğulları, duvar ile çevrili arsanızın bedelini bana söyleyin” dedi. Onlar ise: Vallahi olmaz. Biz onun bedelini ancak Allah’tan isteriz, dediler. Enes der ki: Onun içinde şu söyleyeceklerim vardı: Müşriklerin kabirleri vardı. Oyuk, tümsek, bakılmamış harâb yerler vardı. Hurma ağaçlan vardı. Peygamber müşrik kabirleriyle alâkalı emrini verdi ve onlar açıldı. Sonra o harâb yerlerle ilgili emrini verdi, oralar da düzeltildi. Hurma ağaçları kesildi. Hurma ağaçlarını mescidin kıblesine sıra ile dizdiler. Kapının yan taraflarını da taştan ördüler. Sahâbîler recezler söyleyerek taş taşımaya başladılar. Peygamber de onlarla beraber:
“Allâhümme lâ hayra illâ hayru’l-âhireti Fağfir lil-Ensâri vel-Muhâcireti”
(= Yâ Allah, âhiret hayrından başka hayır yoktur. Öyle ise Ensâr ile Muhâcirler’e mağfiret eyle) diyordu.