359 Bana Mâlik ibn Enes, Omer ibn Ubeydillah’ın himayesinde bulunan Ebu’n Nadr’dan tahdîs etti. Ona da Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hâni’nin himayesinde bulunan Ebû Murre haber verdi ki, kendisi Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hâni’den şöyle derken işitmiştir: Fetih senesi Rasûlüllah’ın yanına gittim. O’nu yıkanır hâlde buldum. Kızı Fâtıma, O’nu setr edip perdeliyordu. Selâm verdim. “Bu kadın kimdir?” diye sordu. Ben: Ebû’Tâlib’in kızı Ümmü Hâni’im dedim. Bunun üzerine: “Hoş geldin Ümmü Hâni'” dedi. Yıkanmasından ayrılınca, bir kumaş içinde, kumaşı sırtında çaprazlamasına bağlamış olduğu hâlde namaza durup sekiz rek’at namaz kıldı. Namazdan çıktığı zaman: Yâ Rasûlallah, anamın oğlu benim emân verdiğim fulânı, İbnu Hubeyre’yi öldüreceğini söylüyor, dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yâ Ümme Hâni’, senin ahd ve emân verdiğine biz de ahd ve emân verdik” buyurdu. Ümmü Hâni’: Bu kıldığı namaz Duhâ namazı idi, dedi.