Atâ ibn Ebî Rebâh da buna kaail olmuştur.
Hasen el-Basrî, yanında su var, fakat suyu kendisine ulaştıracak (ve kullanmasında yardım edecek) kimsesi bulunmayan hasta hakkında da teyemmüm eder, demiştir.
İbn Omer, Cüruf mevkiindeki arazîsinden gelirken, Medine dışındaki develerin hapsedildiği yerde ikindi namazını kılma vakti geldi. Kendisi teyemmüm edip, namazı kıldı. Sonra güneş henüz ufkun üstünde iken Medine’ye girdi de, kılmış olduğu namazı iade etmedi.
338 el-A’rac şöyle dedi: Ben İbn Abbâs’ın himayesinde olan Umeyr’den işittim, şöyle dedi: Ben Peygamber’in zevcesi Meymûne’nin azatlısı olan Abdullah ibn Yesâr ile birlikte geldim de, nihayet Ebû Cuheym ibnu’l-Hâris ibni’s-Sımmet el-Ensârî’nin yanına girdik. Ebu’l-Cuheym şöyle dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Bi’ru Cemel tarafından geliyordu. Kendisini bir kimse karşılayıp selâm verdi. Peygamber, oradaki bir duvara yönelip (duvara el dokundurarak) yüzünü ve ellerini mesh etmedikçe, o kimsenin selâmını karşılamadı. (Ancak teyemmüm ettikten) sonra o kimsenin selâmına karşılık verdi.