Ve Ebû Mûsâ, sahra yanı başında olduğu hâlde postacıların, elçilerin evinde ve hayvan fışkısı bulunan yerde namaz kıldırdı da: Burası ile orası (namazın sahihliğinde) musâvîdir, dedi.
234 Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb’dan: o da Ebû Kılâbe’den; o da Enes (radıyallahü anh)’ten tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ukl veya Ureyne kabîlelerinden bir takım insanlar (Medine’ye) geldiler. Mîde hastalığından dolayı Medine’de ikaamet etmek istemediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara sütlü develerin bulunduğu yere gitmelerini, develerin sidiklerinden ve sütlerinden içmelerini emretti. Onlar gittiler. Sağlamlaştıkları zaman Peygamber’in çobanını öldürdüler ve develeri sürüp götürdüler. Bu haber gündüzün evvelinde geldi. Peygamber arkalarından bir müfreze gönderdi. Gündüz yükselince adamlar getirildiler. Rasûlüllah (kısas olarak) ellerinin, ayaklarının kesilmesini emretti. Bu canilerin gözleri de oyulup Harre’ye atıldılar. Onlar su istiyorlardı, (ölünceye kadar) kendilerine su verilmedi.
Ebû Kılâbe: İşte bunlar hırsızlık yapmışlar, insan öldürmüşler, imana girmelerinin ardından kâfir olmuşlar, bu cürümleri işlemekle beraber Allah’a ve Rasûlü’ne de muhârib olmuşlardır, dedi.