166 Bize Mâlik, Saîd el-Makburî’den; o da Ubeyd ibn Cureyc’den haber verdi. Ubeyd ibn Cureyc, Abdullah ibn Omer’e:
— Yâ Ebâ Abdarrahmân! Arkadaşlarının yaptığını hiç görmediğim dört şeyi, seni yapıyor görüyorum, dedi.
İbn Omer;
— Nedir onlar, ey Cureyc’in oğlu? dedi. İbn Cureyc:
— Seni görüyorum ki, Ka’be’nin rükünlerinden Hâceri Esved rüknü ile Yemânî rüknünden başkasına el sürmüyorsun. Ve yine görüyorum, tabaklanmış deriden ayakkabılar giyiyorsun. Yine seni görüyorum, sarı boya ile boyuyorsun. Yine seni görüyorum, Mekke’de bulunduğun zaman insanlar (Zu’l-hicce) hilâlini görür görmez yüksek sesle telbiye okumaya başladıkları hâlde sen, terviye günü (yani Arefe’den evvelki gün) girmedikçe telbiyeye başlamıyorsun, dedi.
Abdullah ibn Omer şöyle cevâb verdi:
— Beyt’in rükünlerine gelince: Ben Rasûlüllahın Haceri Esved ile Yemânî rüknünden başkasına el sürüp meshettiğini görmedim. Tabaklanmış deriden ayakkabılara gelince: Ben Rasûlüllah’ın üzeri kılsız deriden ma’mûl ayakkabılar giyip, ayağı içinde iken abdest aldığını gördüm. Onun için ben onları giymeyi severim. Sarı boyaya gelince: Rasûlüllah’ın sarı boya ile boyadığını gördüm. Ben de onun için o boya ile boyamayı severim. Telbiyeye gelince: Rasûlüllah’ın hayvanı hareket için ayağa kalkıp doğrulmadıkça telbiye ettiğini görmedim.