125 Abdullah ibn Mes’ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in maiyyetinde Medine harabelerinde yürüyordum. Peygamber beraberinde bulunan hurma dalından bir deyneğe dayanıyordu. Derken bir kaç Yuhûdî’ye rastladı. Bir takımı diğer takımına: O’na ruhu sorun, dedi. Bir takımı da: O’na birşey sormayın, bunun hakkında hoşlanmayacağınız birşey söyler, dedi. Bunun üzerine biri kalkıp: Yâ Ebâ’l-Kaasım, ruh nedir? diye sordu. Peygamber sükût etti. Kendi kendime: O’na şübhesiz vahy olunuyor, dedim. Ve yanından kalktım. Vahiy hâli sıyrılınca:
“Sana ruhu sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Onlara az bir ilimden başkası verilmemiştir” (lsrâ: 17/85) âyetini söyledi.
Râvî A’meş: Bizim okuyuşumuzda işte böyle “Ve mâ ûtû (= Onlara verilmedi…)” şeklindedir, dedi.