112 Bize Şeybân (164), Yahya ibn Ebî Kesîr (129)’den; o da Ebû Seleme’den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den tahdîs etti ki (o şöyle demiştir): Huzâalılar Câhiliyyet günlerinde öldürülmüş bir müşrik Huzâalı’ya mukaabil Leys oğulları’ndan birini Mekke’nin fethi senesinde diğer bâzı rivayetlerin sevkine göre, fethin ertesi günü öldürmüşlerdi. Bu hâdise Peygamber’e haber verildi. Peygamber hemen devesine binip hitâb ederek şöyle buyurdu:
“Şübhesiz Allah katli yahut fîli Mekke’den habs (yani men’) etmiştir. -Katil ve fîl kelimelerinden hangisinin söylendiğinde Ebû Abdillah Buhârî şübhe etti- Ve Allah, Mekke ahâlîsine (bir kerre) Rasûlüllah ile mü’minleri musallat kıldı. Haberiniz olsun, Mekke benden evvel hiçbir kimse için halâl olmadığı gibi, benden sonra da hiçbir kimse için halâl olmayacaktır. Biliniz ki o yalnız bir günün bir saatinde yalnız benim için halâl olmuştur. Malûmunuz olsun ki, işte bu saatimde o benim için bile haramdır. Mekke’nin dikeni kesilmez, ağacına balta değdirilmez, yitiği kimse tarafından el uzatılıp alınamaz, meğerki sahibini arayacak için olur. O hâlde her kimin bir kimsesi katl olunursa iki şeyden hangisi kendisi hakkında hayırlı ise onu isteyebilir (yani iki şey arasında muhayyerdir): Ya kendisine diyet verilir, ya maktulün ehli kaatili kısas ettirir”.
Bunun üzerine Yemen ahâlîsinden bir kimse geldi de: Yâ Rasûlallah, (bu söylediklerini) benim için yaz! dedi. Rasûlüllah da: “Ebû Fulân (yani Ebû Şah) için yazınız” buyurdu. Derken Kureyş’ten bir zât: Yâ Rasûlallah! Izhır (yani Mekke ayrığı) müstesna olsun. Zîrâ biz onu evlerimizde ve kabirlerimizde kullanıyoruz, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Izhır otu müstesna, ızhır otu müstesna” buyurdu. Ebû Abdillah Buhârî der ki: Kısas edilir ma’nâsma “Kaved” masdarından kaaf harfi ile “Yukaadu” ( يُقَادُ )denilir. Ebû Abdillah Buhârî’ye: Peygamber’in o şahıs için yazdığı hangi şeydir? diye soruldu da, Buhârî: Peygamber o zât için bu hutbeyi yazdırmıştır, dedi.