Şimdi bu, kısmetin kadere yol açmasının, Bazısı hatırlanamayacak kadar uzun bir zaman önce atılmış adımlarla büyük afetin nasıl meydana geldiğinin hikayesidir. Şimdi bu sözlerim her zaman hatırlanması için kaydedile: Dehşet silahlarını kullanma kararı alındığında Enlil iki sır saklıyordu: O korkunç karar alınmadan önce hiç kimseye açık etmemişti Enlil, Galzu’nun rüya görüm sırrını.
Mukadder karar alınana dek hiç kimseye açık etmemişti Enlil, dehşet silahlarının saklandığı yeri bildiğini! Tüm karşı çıkmalara rağmen meclis dehşet silahlarının kullanılmasına izin verince, Kızgın ve üzgün Enki meclis salonundan çıkıp gittiğinde, için için gülüyordu Enlil: Silahların nerede olduğunu bir tek kendisinin bildiğini sanıyordu Enki.
Enlil Dünya’ya gelmeden önce, Abgal ile birlikte bu silahları bilinmeyen bir yere gizleyen oydu. Abgal’ın sürgün edilen Enlil’e bu yeri gösterdiğini bilmiyordu Enki! Enki bu ikinci sırrı işittiğinde, yüreğinde yine de bir umudu koruyordu: Bu kadar uzun süre orada kaldıktan sonra silahların dehşeti buharlaşmış olmalıydı! Enki bu uzun süre kalışın Dünya üstüne eşi benzeri görülmemiş bir afete yol açacağını hiç beklemiyordu.
Böylece Enki’ye ihtiyaç duymadan, silahların saklandığı yeri iki kahramana açıkladı Enlil: Bu yedi dehşet silahı, bir dağda saklanmış! dedi onlara Enlil! Toprağın içinde bir oyukta durmaktalar, onları giydirmek için dehşete ihtiyaç var! Sonra bu silahları derin uykularından nasıl uyandıracaklarını açıkladı Enlil onlara. Biri Enlil’den biri Enki’den olma iki oğul silahların saklandığı yere doğru yola çıktılar.