Netere ve Dünyalı evliliğinden doğan bir kral atadı oraya, Mena‘ydı adı. İki diyarın birleştiği ve büyük nehrin bölündüğü yere kurdu Asa şehrini Ra. Birinci bölgedeki Kişi‘nin kini kat be kat aşan görkem verdi şehre, Mena-Nefer denildi şehre, Mena‘nın güzelliği anlamına. Büyüklerini onurlandırmak için bir kutsal kent inşa etti Ra, Nibiru’nun kralını onurlandırmak için Annu, dedi adına.
Oradaki bir platforma babası Enki-Ptah için dikti bir tapınak mesken. Yüksek bir kule içindeki tepesi sivri bir roket gibi göğe doğru yükseliyordu. Buradaki türbeye kendi göksel kayığının üst kısmını bıraktı; şöyle bilinegeldi: Ben-Ben. İçine binip sayısız yıllar gezegenine yolculuk ettiği taşıttı bu onun. Yeni yıl günü, kral baş rahip olarak törenleri yönetiyordu.
Yalnızca o gün, en içteki yıldız odasına girip Ben-Ben önüne adaklar sunuyordu. İkinci bölge yararlansın, diye Ptah her türden ME verdi Ra’ya. Benim bilip de senin bilmediğin nedir? diye sordu baba, oğluna. Ra’ya her türden bilgi verdi, ölüleri canlandırmak dışında. On iki göksel varlığın en büyüğü olan Ptah, koç burcunun takımyıldızını Ra’ya atfetti. Diyarın büyük nehri olan Hapi‘nin su akışını Ra ve halkı için düzenledi Ptah.
Kardeşlerim; bu konu ile ilgili takdir edersiniz ki çok uzun açıklamalar gerekiyor. Mısır uygarlığını uzun uzun anlatmak gerekiyor. Burada sadece yukarıda anlatılan her konunun Mısır yazılarında aynen olduğunu bire bir anlatıldığını söylemekle yetiniyorum. Zaten sizde fark etmişsinizdir; bu gün çok iyi bilinen Mısır Tanrısı Ra, Ptah, Horus bire bir, aynen Sümer tabletlerinde geçmektedir. Ne yazık ki bu isimler de ezoterizmde sembol olarak kullanılmaktadır. Bir gözünü kaybettiği için tek gözle tasvir edilen Horus (ya da Horos) buna en iyi bilinen örnektir. Çağımızda ezoterizmin ne kadar yanlış yoldan yürüdüğünü sadece bu tabletler anlatmaya yetiyor. Anadolu’daki ışık insanlarının muhteşem inancının keşfedildiği an; yüreği sevgiyle dolu, iyi insan olma yolunda ilerlemek isteyen kardeşlerimiz bence huzuru bulacaklardır. Görünen o ki ezoterizmi konuşan insanlar baştan sona yanlış yoldadır.
Ezoterizm bilimin ta kendisi olmadıkça, bilimin Tanrının ta kendisi olduğu fark edilmedikçe, Tanrı’yı bilimle özümsemedikçe, bence yanlış yoldan yürüyeceğiz. Hiçliği arayan kardeşlerimizin onu bulacağı yerde bilimdir. Bilime doğru gitmeyen yolun sonu karanlıktır. Tanrı yolunda rehberimiz hurafeler, mantıksız boş inançlar değil, bilim olmalıdır. Tasavvufçuların, yobazların, din tacirlerinin, dini alet olarak kullanan siyasetçilerin bilim düşmanlığının sebebi de budur. Oysa onlar bilimin yer bulmadığı kafaları, cahil sürüleri nede kolay gütmektedirler!