Dünya’nın göklerinde dolaşsın, diye Anunnakiler ona has bir gök gemisi sunmuşlardı. Dumuzi ve İnanna Tufan’dan sonra, iniş platformunda ilk kez görmüşlerdi birbirlerini. Yapay tepelerin adanışı sırasında sıcak bir karşılaşma yaşanmıştı aralarında. Oğlan Enki’nin klanından ve kız Enlil’in soyundan olunca ilk başta tedirgin oldular. Ninharsag çatışan klanları barış içinde birleşmeye çağırdığında İnanna ve Dumuzi diğerlerinden uzaklaşıp biraraya geldiler ki aşklarını ilan edebilsinler.
Birlikte yürüyüp dolaşırlarken cezbeden, tatlı aşk sözcükleri söylediler birbirlerine. Yan yana uzandılar, yürekleri birbiriyle konuştu atarken. Dumuzi kolunu doladı onun beline,nasıl da istedi onunla birleşmeyi.İzin ver de öğreteyim! İzin ver de öğreteyim, diyordu Dumuzi, İnanna’ya. Kız nazikçe öptü oğlanı, sonra annesinden söz açtı oğlana: Anneme ne yalan uyduracağım? Sen neler söyleyeceksin Ningal’e?
Anneme aşkımızı anlatalım, sevincinden sedir ağacı kokuları serpecek üstümüze! İnanna’nın annesi Ningal’in yaşadığı meskene gitti aşıklar. Ningal onların birliğini kutsadı; İnanna’nın anası Dumuzi’yi onayladı. Efendi Dumuzi, Nannar’a damat olmaya layıksın, dedi ona. Nannar da damat olarak hoş karşıladı Dumuzi’yi. İnanna’nın erkek kardeşi Utu, öyle olsun, dedi.