"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ham, Sam, Yafet – Sümer Tabletleri

Yarımadayı ( Sina) itirazsız paylaştırıcı olarak kabul edip burayı uzlaştırıcı Ninmah’a tayin ettiler. Tilmun dediler adına, füzeler yeri anlamına; Dünyalılara yasakladılar sınırlarından girişi. Buranın doğusunda kalan yaşanabilir topraklar Enlil’e ve onun oğullarına ayrıldı. Ziusudra’nın iki oğlu olan ŞEM ve YAFET‘in torunları bundan böyle orada yaşayacaklardı.

(Yaratılış 9,
18- Gemiden çıkan Nuh’un oğulları Sam, Ham ve Yafet idi. Ham Kenan’ın babasıydı.
19- Nuh’un üç oğlu bunlardı. Yeryüzüne yayılan bütün insanlar onlardan üredi. 20- Nuh çiftçiydi, ilk bağı o dikti.
21- Şarap içip sarhoş oldu, çadırının içinde çırılçıplak uzandı.

22- Kenan’ın babası olan Ham babasının çıplak olduğunu görünce dışarı çıkıp iki kardeşine anlattı.
23- Sam’la Yafet bir giysi alıp omuzlarına attılar, geri geri yürüyerek çıplak babalarını örttüler. Babalarını çıplak görmemek
için yüzlerini öbür yana çevirdiler.
24- Nuh ayılınca küçük oğlunun ne yaptığını anlayarak,
25- Şöyle dedi: “Kenan’a lanet olsun, köleler kölesi olsun kardeşlerine.
26- Övgüler olsun Sam’ın Tanrısı Rab’be, Kenan Sam’a kul olsun.
27- Tanrı Yafet’e bolluk versin, Sam’ın çadırlarında yaşasın, Kenan Yafet’e kul olsun.” )

(Bu bölümü özellikle yazdım. Çünkü din kullanılarak nasıl kin tohumları atılır, nasıl acımasız ırkçılık Tanrı emriymiş gibi gösterilir, bu sözler iyi birer örnek. Yahudiler kendilerini Sam soyundan sayarlar. Tevrat’ın yazıldığı dönemler de Kenan ülkesinde yaşayan Filistler ve Kenanilerle savaş halindeydiler. Yani bu halklar o toprakların asıl sahibi ve orayı işgal etmek isteyen Yahudilerin düşmanıydılar. İşte bu halkları Tanrı sözleriyle aşağılamak ve köleleleri yapmak için kendi halklarını da savaşa teşvik etmek için yukarıdaki nefret söylemleri Tevrat’ta yer buldu.)

(Düşünebiliyor musunuz ; kusursuz diye ifade edilen bir peygamber içki içiyor, sarhoş oluyor, çırılçıplak yatıyor. Bu normal sayılıyor. Ancak durumu görüp kardeşlerine haber veren, babasının üstünün örtülmesine vesile olan Ham kötü oluyor. Daha da anlamsız olanı; olayla hiç ilgisi olmayan Kenan lanetleniyor.
Hem de ne lanetlenme! Direk diğerlerinin kölesi oluyor. Peki sebep ne? Sebep şu ; o devirlerde insanların eğitim ve algı düzeyini dikkate alırsak, çok da ayrıntıya girmeden anlatılan (saçma da olsa) hikayeler rahatlıkla kabul görüyordu. İnsanları kandırmak, yönlendirmek ve bunu sorgulanmadan yapmak çok kolaydı. O çağın insanları için de (bu çağ gibi) Tanrı sözlerinden çok çıkarları ön plandaydı. İşlerine gelen her Tanrı sözü elbette kabul görecekti.)

Abzu dahil koyu renkli kara kütlesi Enki ve klanının hakimiyet bölgesi olarak belirlendi. Ziusudra’nın ortanca oğlu HAM ve soyu orada yaşayacaklardı. Enki oğlunu yatıştırmak için bu halkın Marduk’u efendileri, topraklarının efendisi yapmalarını önerdi. Senin dileğince olsun! dedi Enlil, Enki’ye bunun üzerine. Tilmun’da, bu bölgenin dağlık güneyinde, annesi Ninmah için bir mesken kurdu Ninurta. Hurma ağaçlarının, yemyeşil bir vadide akan bir pınarın yanı başındaydı burası.
Dağın zirvesine teraslar kurdu Ninurta, Ninmah için mis kokulu bir bahçe dikti. Tüm bunlar tamamlandığında, Dünya’daki tüm ileri karakollara bir işaret verildi: Okyanusun ötesindeki dağlık diyardan taşıyıp getirdi kasırgalar altın külçelerini. Göksel arabalar yerinden göğe yollandı altın. O unutulmaz günde Enlil ve Enki şöyle dediler birbirlerine ve anlaştılar.

Uzlaştırıcı Ninmah yeni bir ünvanla onurlandırıla, Ninharsag adı verile ona, dağbaşının hanımı anlamına! Herkes kabul etti Ninmah’ın böyle şereflendirilmesini; bundan böyle Ninharsag adıyla bilinecekti. Dünya’yı uzlaştıran Ninharsag’a övgüler olsun, diye bağırdılar Anunnakiler hep bir ağızdan.