"Enter"a basıp içeriğe geçin

Gemiyi Kullanmak için Ninagal Gelir – Sümer Tabletleri

Tarlalardaki kuşlar kendiliklerinden uçup kondular gemiye. Ziusudra eşi ve oğullarıyla bindi, onların karıları ve çocukları da geldi. Efendi Enki’nin bölgesine gitmek isteyen her kimse o da binsin! Böyle buyurdu Ziusudra toplanan halka. Enlil’in yağdıracağı bereketi düşününce, ustalardan yalnızca bir kaçı kulak verdi bu çağrıya. (Bu cümlenin değiştirilmiş anlatımı aynen Kur’an da geçer.) Altıncı gün Ninagal, büyük suların efendisi gelip bindi gemiye. Enki’nin oğullarından biriydi.
Geminin kılavuzu olarak seçilmişti. Elinde sedir ağacından yapılma bir kutu vardıve bunu gemide, hep yanında taşıdı. Kutunun içindeydi, efendi Enki ve Ninmah’ın topladıkları yaşayan varlıkların yaşam özleri ve yaşam yumurtaları. Enlil’in gazabından saklanan, istenirse Dünya’da yaşamı yeniden diriltecek olan! Ninagal böyle açıkladı Ziusudra’ya; böylece tüm yaratıklar çifter çifter gemide saklanmış oldular.
Ninagal ve Ziusudra gemide, yedinci günün gelişini beklediler. Yüz yirminci şarda (432.000. yıl) beklenmekteydi Tufan. Ziusudra’nın ömrünün onuncu şarında gelmekteydi Tufan. Aslan takımyıldızının durağında birikip büyümüştü heyelan.

(Yaratılış 7;
1- Rab Nuh’a, ” Bütün ailenle birlikte gemiye bin” dedi, ” Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum.
2-3– Yeryüzünde soyları tükenmesin diye, yanına temiz sayılan hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere yedişer çift, kirli sayılan hayvanlardan birer çift, kuşlardan yedişer çift al.
4- Çünkü yedi gün sonra yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdıracağım. Yarattığım her canlıyı yeryüzünden silip atacağım”
5- Nuh Rab’bin bütün buyruklarını yerine getirdi.
6- Yeryüzünde tufan koptuğunda Nuh altı yüz yaşındaydı.
7- Nuh, oğulları, karısı, gelinleri, tufandan kurtulmak için hep birlikte gemiye bindiler.
8-9– Tanrı’nın Nuh’a buyurduğu gibi temiz ve kirli sayılan her tür hayvan, kuş ve sürüngenden erkek ve dişi olmak üzere birer çift Nuh’a gelip gemiye bindiler.
10- yedi gün sonra tufan koptu.)

( Bu bölümde Tanrı yine karar değiştirip birer çift al dediği canlıları yedi yada iki çift al diye Nuh’a tembihler. Yine her canlıyı öldüreceğim derken bir yandan da canlıların kurtarılmasını ister. Ayrıca Tanrının Nuh’tan sadece oğulları ve onun eşlerini yanına almasını istemesi de ilginçtir. İnsan ister istemez soruyor: Neden kızlarını almadı? Elbette bunlar eski çağlarda ki insanlar için mucizevi, korkutucu ve buram buram erk kokan söylemlerdir. Ama bu çağ insanını tatmin etmemekte ve eleştiriler doğal olarak olmaktadır.)
(Kur’an’da ise olaylar yine bildiğimiz tarzda ve çok yüzeysel anlatılmaya devam eder
Hud;
40- Nihayet emrimiz gelipte geminin kazanı kaynayınca Nuh’a: ” Her birinden ikişer çift alıp aleyhinde hüküm geçmiş olanların dışında aileni ve iman edenleri gemiye yükle!” dedik. Zaten onunla birlikte pek azı dışında kimse iman etmemişti.
41- Nuh: ”Binin içine, yürümesi de durması da Allah’ın adıyladır. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. ” dedi.)
(Burada benim dikkatimi çeken nokta geminin kazanının kaynamasıdır. Kutsal kitaplara göre tufan sırasında kazanlı yani buhar gücüyle çalışan gemiler yoktu. Tarih bilimine göre de durum böyle. Yine İslam’ın çıktığı devirlerde de kazanlı gemiler yoktu. O halde bu ifadenin kaynağı nedir? İki olasılık var. Bu ayet ya sonradan çok yakın zamanlarda eklendi. Ya da bu hikaye Sümerlerden kopyalandı. Çünkü Anunnakiler o devirlerde üstün teknolojik düzeyleriyle Sümerlere okyanuslarda kullanabilecekleri gemiler yapmayı öğrettiler. Elbette buharlı gemiler yaptırmaları da çok mümkün. Kur’an yazılırken bu ayrıntıyı fark etmeyip aynen yazanlar kendilerini ele vermişler. Hikayeyi alt üst ederken bir gerçeği aynen yazarak kendilerini tuş etmişler.)