Eşi Batanaş‘tı; Lu-Mah’ın amcasının kızıydı. Olağanüstü güzellikteydi kız, güzelliği Enki’yi büyüledi. Oğlu Marduk’a haber yolladı Enki: Lu-Mah’ı kendi bölgene çağırt. Dünyalılara göre nasıl şehir kurulacağını öğret ona! Ve Lu-Mah Marduk’un hakimiyet alanına çağırıldığında, Eşi Batanaş’ı sığınak şehir Şurubak’taki Ninmah’ın evine getirdi ki kızgın Dünyalı kalabalıklarından uzakta güvende olup korunsun.
Enki derhal Şurubak’taki kız kardeşi Ninmah’a bir ziyarette bulundu. Batanaş bir meskenin damında yıkanırken Enki ona sarılıp öptü, tohumunu onun rahmine döktü. Batanaş gebe kaldı. Karnı gerçekten büyüdü.
(Davut’un Hatti’li Uriya’nın karısını damda yıkanırken görüp, Uriya’yı cepheye sürüp uzaklaştırdıktan sonra ilişkiye girmesini hatırlayın. Burada Batanaş ile Bat-Şeva’nın isim benzerliğine dikkat edelim. Bu ilişkiden Süleyman doğar)
2. Samuel; 11;
2- Bir akşamüstü Davut yatağından kalktı, sarayın damına çıkıp gezinmeye başladı. Damda yıkanan bir kadın gördü. Kadın çok
güzeldi.
3-Davut onun kim olduğunu öğrenmek için birini gönderdi. Adam, ”Kadın Eliam’ın kızı Hititli Uriya’nın karısı Bat-Şeva’dır” dedi.
4- Davut kadını getirmeleri için ulaklar gönderdi. Kadın Davut’un yanına geldi. Davut aybaşı kirliliğinden yeni arınmış olan kadınla yattı. Sonra kadın evine döndü.
5- Gebe kalan kadın Davut’a, ”Gebe kaldım” diye haber gönderdi.
6- Bunun üzerine Davut Hititli Uriya’yı kendisine göndermesi için Yoav’a haber yolladı. Yoav’da Uriya’yı Davut’a gönderdi. 7- Uriya yanına varınca, Davut Yoav’ın, ordunun ve savaşın durumunu sordu.
8- Sonra Uriya’ya, ”Evine git, rahatına bak” dedi. Uriya saraydan çıkınca, kral ardından bir armağan gönderdi.
9- Ne var ki, Uriya evine gitmedi, efendisinin bütün adamlarıyla birlikte sarayın kapısında uyudu.
10- Davut Uriya’nın evine gitmediğini öğrenince, ona, ”Yolculuktan geldin. Neden evine gitmedin?” diye sordu.
11- Uriya, ”Sandık da, İsrailliler’le Yahudalılar da çardaklarda kalıyor” diye karşılık verdi. ”Komutanım Yoav’la efendimin adamları kırlarda konaklıyor. Bu durumda nasıl olur da ben yiyip içmek, karımla yatmak için evime giderim? Yaşamın hakkı için, böyle bir şeyi kesinlikle yapmayacağım.”
12-Bunun üzerine Davut, ”Bugün de burada kal, yarın seni göndereceğim” dedi. Uriya o gün de, ertesi günde Yeruşalim’de kaldı.
13- Davut Uriya’yı çağırdı. Onu sarhoş edene dek yedirip içirdi. Akşam olunca Uriya efendisinin adamlarıyla birlikte uyumak üzere yattığı yere gitti. Yine evine gitmedi.
14- Sabahleyin Davut Yoav’a bir mektup yazıp Uriya aracılığıyla gönderdi.
15- Mektupta şöyle yazdı: ”Uriya’yı savaşın en şiddetli olduğu cepheye yerleştir ve yanından çekil ki vurulup ölsün.” 16- Böylece Yoav kenti kuşatırken Uriya’yı yiğit adamların bulunduğunu bildiği yere yerleştirdi.
17- Kent halkı çıkıp Yoav’ın askerleriyle savaştı. Davut’un askerlerinden ölenler oldu. Hititli Uriya da ölenler arasındaydı.
Olayın hikayeye çeşni katılmış haliyle bile olsa Enki’nin olayına benzerliği ilginçtir. Bu arada İsa’nın onun soyundan gelmesi ile övünülen, ünlü, şanlı Yahudi kralı budur. Tanrının isteği ve desteği ile kral olup, zavallı, cahil bir savaşçının eşine tecavüz eden, savaşçıyı öldürtüp onun karısına sahip olmayı isteyecek kadar şerefsizleşen bir kral. Yorumu size bırakıyorum.
Kur’an’da da; Ahzap suresinde bu olay örnek gösterilerek Muhammed’in evlatlığı Zeyd’in eşini almasına Tanrı’dan onay çıkar.
Zeyd; Hatice ile evliyken alınmış evlatlıktır. Muhammed onu kendi eliyle halasının kızı Zeynep ile evlendirir. Ancak Hatice öldükten sonra bir çok kadınla evlenen Muhammed’in gönlü halasının kızı Zeynep’e de düşer. Onu evde çamaşır yıkarken görür ve onu arzular. Ancak bunu dillendiremez. Zeynep durumu Zeyd’e iletir. Zeyd Muhammed’e eşini vermeyi teklif eder. Muhammed kabul etmez.
Tam o sırada Tanrı imdada yetişir ve ard arda inen ayetlerle Zeynep’i Muhammed’e helal kılar. Bu da yetmez; çok acımasız bir karar verir ve evlatlıkların öz evlat olmayacağını, evlatlıkların babalıklarına baba dememesi gerektiğini söyler. Ayrıca evlatlığının eşini alıyor diye ayıplanmaktan da kurtarır. Bunu yaparken de Davut’u örnek gösterir. Zeyd’de Suriye ‘de zor bir savaşta şehit düşer.
Ahzap Suresi;
4- Allah, bir adamın içinde iki kalp yaratmadığı gibi, ”zıhar” yaptığınız eşlerinizi de analarınız yerinde tutmadı ve evlatlıklarınızı da öz oğullarınız olarak tanımadı. Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir.
5- Onları (Evlat edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız , bu taktirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
36- Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur.Her kim Allah ve Resul’üne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.
37- (Resulüme!) Hani Allah’ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah’tan kork! diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana layık olan Allah’tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki evlatlıkları, karılarıyla ilişiklerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.
38- Allah’ın, kendisine helal kıldığı şeyde peygambere herhangi bir vebal yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah’ın adeti böyle idi. (Kastedilenin Davut olduğu konusunda tam bir fikir birliği vardır) Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.
39- O peygamberler ki Allah’ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah’tan korkarlar ve O’ndan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah herkese yeter.
40- Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
50- Ey peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık. Bir de peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere helal kıldık. Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. Ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
51- Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Boşadığın hanımlardan arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir.
52- Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helal değildir. Allah her şeyi gözetler.
İnsanın ister istemez aklına bir çok soru geliyor.
Örneğin çocuğu olmadığı için birini evlat edinmiş aile, onu evladı olarak görmeyecek mi? O çocuk onlara anne, baba diyemeyecek mi? Baba isterse evladı gibi görüp büyüttüğü, onca çilesini çektiği, evlat hasretini giderdiği yavrusunun eşini almayı kendine hak mı görecek? Bu nasıl bir zalimliktir? Nasıl olur da Tanrı sadece peygamberi bir kadına gönlü düştü diye tüm insanlığa böyle bir zulmü layık görür? Nasıl olur da Tanrı neredeyse tüm kadınları peygambere helal görüp, sonrada bizlerle alay eder gibi bundan sonra başka hanımlar alman sana helal değildir der? Gerçekten Tanrı böyle bir şey midir? Gerçekten peygamberler bir sürü kadına gönül düşürecek kadar cinselliği ön plana alan kişiler midir? Bunca akıl tutulması içinde biz Tanrı’yı nasıl bir şey olarak algılayacağız? Yorumu size bırakıyorum.