Buraya gelişimden beri yüzü aşkın şar geçti, dedi erkek ve kız kardeşine. O zamanlar atılgan bir önderdim; şimdiyse sakallı, yorgun ve yaşlıyım! Hevesli bir kahramandım bir zamanlar, komuta etmeye ve maceraya hazır, dedi ardından Enlil. Şimdiyse çocuk sahibi olmuş çocuklarım var; hepsi de Dünya’da doğdular. Dünya’da yaşlandık ama Dünya’da doğanlar bizden de çabuk
yaşlanmaktalar.
Böyle dedi Enlil pişmanlıkla erkek ve kız kardeşine. Bana gelince, bana yaşlı koyun (Özellikle Mısır’da Ninmah koyun yada inek tasviri ile anlatılmıştır) diyorlar! Böyle dedi Ninmah. Diğerleri gelip giderken ve Dünya’da sırayla görev yapmaktayken, biz önderler kaldık da kaldık! Belki de ayrılmanın zamanıdır artık! Böyle dedi Enlil. Bunu çok sık düşündüm, diyordu Enki onlara. Üçümüzden biri ne zaman Nibiru’ya yeniden gitmek isteyecek olsa, oraya gelmemizi engelleyen bir söz işittik Nibiru’dan!
Bunu ben de çok düşündüm, diyordu Enlil: Bu Nibiru’da olan bir şey mi yoksa Dünya’da olan bir şey mi? Belki de farklılaşan hayat devreleriyle ilgilidir, diyordu Ninmah. İzlemeye ve olanları görmeye karar verdi üç önder. O sırada meseleyi Kısmet ele aldı, yoksa bu kader miydi? çünkü bir süre geçtikten sonra Marduk babası Enki’ye geldi. Babası Enki ile çok ciddi bir meseleyi konuşmak isterdi.