Her şeyin yaratıcısı bizim yaşam özümüzü neyi becerebiliyorsak yapabilmemiz için bilgelik ve anlayışla doldurdu, bunun için yaratılmış değil miyiz? Ninmah’ın erkek kardeşi Enlil’e yönelttiği sözler böyleydi. Özümüzde bize bahşedilmiş olanla araç gereçleri ve arabaları kusursuzlaştırdık, dehşet silahlarıyla dağları paramparça edip gökleri altınla iyileştirdik. Ninurta da kendisini doğuran anaya bunları söyledi.
Bilgelikle yeni araç gereç biçimlendirelim, yeni yaratıklar değil; Yeni teçhizatla kolaylaştıralım işi, köle yaratıklarla değil. Anlayışımız bizi nereye yönlendiriyorsa, oraya gitmektir kaderimiz. Ningişzidda böyle diyordu; Enki ve Ninmah ile aynı fikirdeydi. Sahip olduğumuz bilginin kullanılması önlenemez, diyordu Ningişzidda. Kader gerçekten de değiştirilemez; başlangıçtan sona dek belirlenmiştir o.
Enlil işte böyle diyordu. Kader mi yoksa kısmet mi? Sularından altın toplamak için bizi bu gezegene getiren. Anunnaki kahramanlarını çok güçlü işler altına sokan, bir ilkel işçi’nin yaratılmasının planlanmasına yol açan. İşte akrabalarım mesele bu, diyordu Enlil büyük bir ciddiyetle. Kader mi? Kısmet mi? Karar verilmesi gereken şey bu.Başlangıçtan itibaren mukadder miydi yoksa bizim seçimimiz mi?