Toz kaplasın Anzu’nun yüzünü, gök kuşunun kanatları karışsın. Enlil oğlu için kudretli bir silah yaptı; bu bir Tillu füzesiydi. Fırtına silahını buna tuttur, kanat kanada geldiğinde, Anzu’ya fırlat. Enlil oğlu Ninurta’ya böyle talimat verdi. Kanat kanada yaklaştığınızda, bırak füzeyi şimşek gibi uçsun. Ninurta tekrar yükselip süzüldü kasırgasıyla; Anzu da gök kuşu ile ona karşı durmak için yükseldi.
Kanat kanada, diye öfkeyle bağırdı Anzu. Bu çarpışma senin sonun olacak. Ninurta, Enki’nin öğüdünü dinledi; kasırgasıyla oluşturdu bir fırtına. Kalkan toz Anzu’nun yüzünü örttü; gök kuşunun kanatlarını ortaya çıkardı. Tam ortalarına yolladı Ninurta füzeyi; Anzu’nun kanatlarını parlak bir alev yalayıp yuttu. Kanatları kelebekmişçesine çırpınmaya başladı.
Anzu yere çakılacaktı. Yer sarsıldı, gökler karardı. Çakılan Anzu’yu esir aldı Ninurta, tabletleri elinden aldı. İgigiler dağın zirvesinden seyrettiler olanları. Ninurta geldiğinde iniş yerine, korkudan titreyip ayaklarına kapandılar. Esir alınan Abgal’ı ve Anunnakileri azat etti Ninurta; Anu ve Enlil’e zaferini duyurdu. Nibru-ki’ye döndü sonra; tabletleri en iç odaya tekrar kurdu.