Hastalıklarını defedecek; keyiflerini yerine getirecekti. Tohumların serin bir yere ekilmesi gerekiyordu; beslenmek için ısınması ve sulanması lazımdı. Böyle söyledi Ninmah, erkek kardeşlerine. Bu iş için kusursuz bir yer göstereceğim sana, dedi Enlil ona. İniş yerinin biçimlendirildiği yerde, sedir ağacından bir mesken yaptığım yerde. Enlil’in gök gemisine bindiler ikisi. Enlil ve Ninmah, yükselip süzüldüler.
Karla kaplı dağlardaki, sedir ağacı ormanının yanı başındaki iniş yerine gitti erkek ve kız kardeş. (Bu gün Baalbek denilen yer de, sonradan gelen uluslar, Enlil’in iniş yerinin olduğu yere tapınaklar yaptılar. Her gelen eskisini yıktı, kendi tapınağını yaptı. En son yapılan tapınak ta Romalıların yaptığı Zeus tapınağıdır) Gök gemisi büyük bir taş platforma kondu; birlikte Enlil’in meskenine girdiler.
İçeri girmeleriyle birlikte Enlil kucakladı onu, ateşli öpücüklere boğdu. Ah, sevdiceğim diye fısıldadı Enlil ona. Sevip okşadı onu. Ama rahmine tohumunu bırakmadı. Sana oğlumuz Ninurta‘nın haberlerini getirdim, dedi Ninmah yumuşak bir sesle.