Sarayda büyük bir şaşkınlık vardı, alimler ve danışmanlar Ea’nın sözleri üstünde düşündüler; altının elde edilmesi konusunda tam bir fikir birliği vardı ama bunun Dünya’nın iç kısımlarından nasıl çıkartılacağı hakkında da pek çok tartışma. Toplananlar arasından bir prens söz aldı, Enlil’di bu, Ea’nın üvey kardeşi. Önce Alalu, sonra damadı Ea tüm umutları suya bağladı.
Suyun altını sayesinde kurtuluş güvencesi verdiler. Şar be şar bekledik hepimiz kurtuluşu; şimdi başka sözler duymaktayız; hayallerin bile ötesinde bir göreve kalkışmaktan söz ediyorlar, altın damarlarının kanıtları gerek; başarıyı sağlayacak bir plan yapmalı. Enlil toplananlara böyle dedi; sözlerini dinleyenlerin çoğu onunla aynı fikirdeydi. İzin verinde Enlil gitsin Dünya’ya diyordu Anu.
Kanıtı elde etsin, ortaya bir plan koysun. Onun sözlerine kulak verilsin, sözleri emir kabul edilsin. Toplananlar oy birliğiyle razı oldular, Enlil’in uçuş görevi onaylandı. Enlil baş naibiAlalgar ile Dünya’ya gitmek üzere yola çıktı; Alalgar’dı kılavuzu. Her birine birer gök odası verilmişti. Anu’nun, kralın sözleri, kararları Dünya’ya ışınlandı. Görevin komutasını Enlil ala, sözleri emir biline.