Göksel meskenindekiAnu bu tartışmaları dikkatle dinliyordu. Kısmetleri belirleyen Anu sesini Göksel Mekanından işittirdi: “İzin verin de Dehşet Silahları bu defalık kullanılsın, roket gemiler yeri yok edilsin, insanlara kıyılmasın.” Enlil kararı böyle duyurdu: “Ninurta, Kavurucu ve Nergal de Yok Edici olsun. Onlara Tanrıların sırrını açıklayacağım; onlara dehşet silahlarının saklandığı yeri göstereceğim.” Biri benim biri onun olan iki oğul, Enlil’in iç odasına çağırıldı. Nergal yanımdan geçerken gözünü kaçırdı.
Heyhat diyerek sessizce haykırdım; kardeş kardeşi vuracak! Önceki zamanların tekrarlanması mı vardı kaderde? Enlil onlara eski zamanlara ait bir sırrı açıklıyordu; Dehşet Silahları’nı onların ellerine teslim ediyordu.Dehşetle kaplı bir parlaklığı serbest bıraktılar; dokundukları her şey toz yığınına döndü. Dünya da kardeş kardeşe karşı durmayacak, hiç bir bölgeye zarar verilmeyecek, diye yalan yere yemin etmişlerdi. Yemin bozulmuştu işte, kırılmış kavanoz gibi işe yaramaz parçalara bölünmüştü. Coşkulu bir neşeyle dolan iki oğul hızlı adımlarla Enlil’in odasından çıktılar, silahlar için yola koyuldular. Diğer Tanrılar şehirlerine geri döndüler; hiç birinin kendi afetine dair bir önsezisi yoktu.